Bu Blogda Ara

26 Mart 2011 Cumartesi

Gün kurtaranlarla yeniden merhaba :)

Daha çok yeniydim ben yeni yeni kuruyordum dostluklar ve büyük keyif alıyordum yazmaktan, okumaktan ve yorumlamaktan :) Şans mı demeli şanssızlık mı diyim ben işe başladım bloglara yasak geldi yeni düzen kurarken bir yandan bana kalan kısıtlı zamanlarda çok da fazla ilgilenemedim blogumla.Sadece fırsat bulup yazan arkadaşların yazılarını takip edebildim.

Böyle güzel bir haftasonuna kuzucumla keyifle uyandık kahvaltılarımızı yaptık. Sonra ben bugün madem cumartesi kek koksun evim sıcak sıcak dedim.. Yetmedi bir de dereotlu poğaça yaptım. Kendilerine gün kurtaran da diyebiliriz çünkü iki tarif de çok basit ve lezzetli. Sonra kızım sabah şekerlemesine yattı ben de elimde çayım blogumla ilgileniyim istedim :) Sizlerle bu iki tarifi paylaşıyım sonra bloglarınıza bakmaya çalışacağım. Malum uyku zamanı kısıtlı uyanınca güzel havada dışarda dolaşmaca var :)

Herkese sevgiler,

burcu

ELMALI -TARÇINLI  CEVİZLİ- ÜZÜMLÜ KEK




4 yumurta
1,5 su bardağı tozşeker
2 elma (küp küp doğranacak)
tarçın
1 su bardağı kuru üzürüm
1 su bardağı dövülmüş ceviz
2 su bardağı un
1 paket kabartma tozu

yumurtaları çırpıyoruz. Şekeri ekleyip çırpmaya devam ediyoruz. İç malzemeleri lave ettikten sonra bir kaşık yardımı ile karıştırıyoruz onları. Daha sonra un ve kabartma tozunu ilave edip malzemesini ezdirmeden çırpıp 175 derece ısınmış fırında 20-25 dakika kadar üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.


DEREOTLU PEYNİRLİ POĞAÇA



2 yumurta 1 nin sarısı dışına sürülecek
Yarım paket tereyağı(yumuşak olacak)
Yarım su bardağı sıvıyağ
Yarım su bardağı yoğurt
2 paket kabartma tozu
tuz
dereotu
Aldığı kadar un


Tüm malzemeyi bir araya getirip karıştırıyoruz. YUmuşacık bir hamur olunca daha fazla un ilave etmeyin. Nasıl diyim hamur ele yapışmıyor ve insan diyor ki sanki koysam daha un alır. Öyle bir kıvamdayken ben bırakıyorum ki yumuşak olsun :) Sonra da elimize fındık büyüklüğünde parçalar alıp avcumuzda açtırıyoruz. İçine beyaz penir koyup kapatıyoruz. Üzerlerine ayırdığımız yumurta sarısını sürüp önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana kadar pişiriyoruz.


Hepinize iyi tatiller :)


4 yorum:

  1. İnsan kendi itibarını düşünüyorsa ağzından çıkan cümlelere dikkat etmek zorundadır. Günlük yazmak gibi blogda da özel sayılabilecek duygu ve düşüncelerinizi yazmak konumunda kalabiliyoruz. Günlük yazmak daha somut oluyor. İsmin cismin ortaya dökülebiliyor. Fakat blog yazmak sanal bir eylemdir. Çünkü rumuzlarla kimlik kullanabiliyoruz. Belki de özel durumların irdelenmesi, farklı kimlik ve kişiliklerden yorum alınmsı, özgürce değerlerin tartışılması ve tartılmsına şahit olabiliyoruz. Adını ve sadını bilmediğimiz, ama yazılarından bir değer olduğu anlaşılan kimliklerin, kişilikleri de aynı zamanda ortaya dökülebiliyor. Bize düşen, iyiniyetli ve gerçekten kulağımıza altın bir küpe olarak takabileceğimiz öğütleri de alabilmiş olmamızdır.

    Profösör rumuzuyla burda yazan blogdaş da bir nevi sanal dosttur. Fakat sanal da iyi bir dost olması, reelde kötü bir insan olduğu anlamına gelemez. Zaten buraya yazan blogdaşlar kendinden önce karşısındakini düşünebiliyorsa, karşı taraf bu samimiyeti hissedecektir. Belki de reeldeki arkadaşlardan görmediği iyi niyeti, samimiyeti, yardımlaşmayı, dayanışmayı ve paylşmayı blogdaşlarından görebilecektir. Blog yazarlığı ve blog dostluğu çok önemlidir. Blog yazarlığı ve paylaşımı da önemlidir. Bu bir lütuftur aslında.

    Bazen kendini çıkmaz bir sokakta hissedebilirsin, bazen öyle sıkıntılar yaşarsın ki bütün duvarlar üzerine yıkılır. Blog dostluğu seviyeli olduğunda, kendine güven ve huzur gelir. Aşamayacağın ve çözemeyeceğin sorun yoktur aslında. Bütün tılsım buradadır.

    YanıtlaSil
  2. ellerine sağlık canım hamarat arkadaşım.en kısa zamanda deniycem..

    YanıtlaSil
  3. Profösör değerli tespitlerin için teşekkürler. Gerçekten farklı bir dünya blog alemi. Yazılarından birer değer olduğuna inandığım insanların dostluklarını kazanabilirsem ne mutlu bana:)

    YanıtlaSil
  4. Denizcim teşekkür ederim canım afiyet olsun şimdiden..

    YanıtlaSil