Bu Blogda Ara

29 Mayıs 2011 Pazar

Tepehome ve Clayre&Eef

Geçen hafta iş ziyareti için gittiğim Marmara forum' da dayanamadım 6000 küsür metrekarelik diye duyduğum Tepe home'u 10 dakika içinde tavaf ettim :)

Zaman dar ürünler çok güzel olunca üzgün bir suratla ayrılmak zorunda kaldım. Bilmiyorum daha önce bu markanın ürünlerini satıyorlarmıydı yoksa ben mi yeni gördüm ama bayıldım bayıldım bayıldım..

Bir kaç foto sakladım sizler için;

Aşağıdaki pano 70 küsür liraydı.. Kanaviçe pano çalışması yapan arkadaşlar içinde belki fikir olur diye düşündüm duvarda yeriniz kalmadıysa tepside bu şekilde kullanabilirsiniz. Küçük çerçeveler askıda takılmış :)


Bu çerçeveye bayıldım.. Çok güzel bir aile çerçevesi.. 45 TL fiyatı


Nosatljiiii....


Görevlilere yakalanmadan uzun çekim :)


bu kuş kafesi de 235 TL ydi ve ben bunu da çok sevdim..

Keşke sürekli ev dekorasyonumuzu değiştirme şansımzı olsa dimiii ??


Clayre&Eef i sizde çok sevdiyseniz 2011 kataloglarına aşağıdan ulaşabilirsiniz. 1000 lerce ürün var katalogta ve nerdeyse hepsi insana ayyyyy dedirtiyor..

herkese mutlu pazarlar :)



26 Mayıs 2011 Perşembe

beğendim ..

bugün posta kutuma düşen bir mail hoşuma gitti.. paylaşmak istedim.. Yazanın kim olduğunu bilmiyorum o yüzden şimdiden kusura bakmasın..


Eşim Olma Karım Ol







Eşim olma, karım ol! Bakma daha ilkel durduğuna sen, ruhu vardır kelimelerin. “Karı-koca” “eş”ten daha çok şey anlatır. Hatta belki bize unutulmuş bir şeyi söyler.


Sahi, biliyor musun? Neden erkeğe “koca”, kadına da “onun karı” demiş eskiler?


Eşim değil, karım ol! Kedilerin eşi olur, terliklerin de… İnsanın eşi olmaz. Bir ömür eşlik ediyor diye mi sevgiliye eş denir? Eşlik etmek yeter mi? Fazlasını beklemez mi insan yârinden? Kelimeleri yitirmeseydik anlardık belki, evlenecek erkeğe eskilerin neden ”koca” dediklerini. Çünkü “koca” bilge demektir, yüce demektir. Koca demek, dağ demektir. Ve ne kadar yüce olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diye kadına da “kocanın karı” demişler. Bakma şimdi evlenenlerin “karı-koca” ilan edildiğine. “Koca ve onun karı” olmalıdır aslında. Yani yüce bir dağ olmalı adam. Kar gibi pak ve masum olmalı kadın. Örtmeli ve bir ömür, süsü olmalı dağın. Çünkü üşür tepesinde kar olmayan dağ, ne kadar yüce olursa olsun, yarım görünür…


Eşim olma, karım ol! Bana benzemeye çalışma sakın. Bana benden lazım değil bir tane daha. Ama unutma ki sensiz yarımım. Her zaman söylemem, ama sen anla.


Eşim olma, karım ol! Beni tamamla…

23 Mayıs 2011 Pazartesi

english home :)



Bilenler bilir, bilmeyenler de umarım en kısa zamanda öğrenirler.. Ben bayılıyorum English home' un ürünlerine, mağazalarına.. Girince resmen insan sakinliyor, huzur buluyor..

Çiçekli nevresim takımlarını sevmeyen ben English home sayesinde çiçekli nevresim takımları aldım kendime. Sonra aylarca Masal için bebek çantasına bezlerini ve yedek giysilerini koymak için düğmeli bez çantalarını aramadık mağaza bırakmamıştım. O zamanlarda hep ahh keşke bir internet sitesinde satılıyor olsaydı da ben de böyle +15 kilolarla dolanmasaydım diye az aklımdan geçirmedim. Takıntılımıyım? Galiba biraz.. Bir şeyi beğendiysem onu kullandığımı hayal ettiysem napıp edip onu almaya çalışıyorum. Tabi bu bütçemi aşan şeyler için sözkonusu diil. Ben gücüm yeten sevdiğim şeylere sahip olmaktan mutlu olan bir insanım :)


Ben o zamanlarda bir internet sitesinde satılmasını hayal edip hatta e-ticarette güçlü firmaların bu markayı keşfetmemiş olmalarına söylenirken geçenler de acaba sitelerine ürün koymuşlarmıdır diye baktığımda bir de ne göreyim english home kendisi online satışa başlayacakmış. Çok sevindim hem de özel süprizler sizi bekliyor diyor sitede.

Lavanta keselerini geçen yaz bir mağazdan 10 tane almış ve hepsini hediye paketi yaptırmıştım. Gittiğim misafirliklere de çamsakızı çoban armağını olarak götürmüştüm. Şimdi aklımda uzadıkça uzayan bir liste var :)


22 Mayıs 2011 Pazar

..



özledim aşkım.. çok özledim seni..

bi yanım hep eksik kalıyor.. sevinçlerim, sıkıntılarım, yemeğim, yorgunluğum bile eksik kalıyor sensiz..

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Çiçeklendiikkk :)

Ne güzel çiçeklerim var benim paylaşmak istedim sizlerle..

Hepinize iyi haftasonları, mutlu Pazarlar..


Sıklamenimi eşimin anneannesi evlendiğimiz sene hediye getirmişti. Yani 3,5 senelik olur kendileri :) Ne ölümlerden döndü ne çöplerden. Aslında geçen hafta çekmeliydim resmini bir türlü fırsat bulup çekemedim bu hafta biraz bozulmaya başladı ama yine denk gelirse paylaşırım sizinle. Ben ev çiçeği zannediyordum o yüzden az kalsın ölüyordu çiçeğim meğersem tam balkonuma göreymiş :)


Açelyalarımız annemle bana abimlerin anneler günü hediyesi.. Söylediklerine göre Masal fısıldamış kulaklarına :) Mor olan anneme kırmızı olan bana geldi.. Hoş geldii ..




Ben de anneme karanfiller almıştım renkleri çok hoşuma gitmişti..


Bu mor çiçek bizim evde diil. Kendileri şirketimizin bahçesini süslemekteler. İsmini bilmiyorum ama bir duvarda basamak basamak tuğlalar var ve arada bu çiçek açıyor. Yeni açmaya başladı Duvar komple kaplansın onun da resmini paylaşırım.




Bir çiçeğim daha var ki kendilerini sarmaşığa benzetmek çok da yanlış olmaz sanırım.. Uyuyor şuan mışıl mışıl annesine biraz mola verdi sağolsun :)

4 Mayıs 2011 Çarşamba

Sana hoşçakal mı demeliyim yoksa hoşgeldin mi? Bilemedim..

Çok uzun yıllar önce tanımıştım Arman Kırım’ı.. İlk yeni dünyada strateji ve yönetim kitabını okumuştum. Sonra “Mor İnek” girmişti hayatıma ardından akıllanmıştı.. “Mor İneğin Akıllısı” olarak geldi. Ama sonra kitaplarını takip etmedim. Hürriyetteki Pazar köşesini okurdum ama çok da bilinçli okumazdım açıkçası.


Sonra Ayşe Arman’ ın röportajı ile tekrar girdi hayatıma. Yaşama olan bağlılığı, tutkusu ile hayran etti beni kendine. İşine olan, yemeğe olan aşkıyla.. Daha haftası gelmemişti ki acı haberini okudum tekrar gazeteden. Oysa şalteri indirmeye niyeti yoktu daha. İşi çoktu; yapacakları, gezeceği yerler vardı. Büyüteceği bir kızı vardı. Ama diğer yandan da demişti ki röportajında bu acıları yaşadığım için niye kızgın olayım ki ben hayatımı doludolu yaşadım. 57 yaşında kaç insana böyle bir hayat yaşamak nasip olur ki. Hayat bana bu kadar cömert davranmışken şimdi onu geri alacak diye kızgın olamam demişti.

Üzüldüm.. Çok üzüldüm vefatına.. Sonra ondan bana, kızıma bir hatıra kalsın istedim. İki kitabını daha aldım. Biri “Bana bir akıl ver hocam” bu kitabı aslında daha çok şuan için, kendim için aldım günümüz dünyasından örneklerle rekabette öne çıkabilmenin arayışı içinde. Umarım Masal’ ın seneler sonra bu tarz arayışları olmaz.

Diğeri ise “ Hayatın Tarif Kitabı” Hürriyetteki köşesinde yayınlanan yazılarının iki ciltte toplanmış haliyle. Açıkçası bu yönünü bilmiyordum bu kadar Arman Kırım’ın. Yazılarını da bu gözle okumamıştım hiç.
Yemek yapmayı seven, mutfak aşkı olan bir insan olarak bu kitapla yeniden hoş geldin hayatıma Sevgili Arman Kırım.. Keşke bu şekilde yeniden keşfetmeseydim seni ama yine de çok geç olmadan yakalayabildiğim için mutluyum..

Merak ederseniz eğer kitapla ilgili birkaç bilgi;

• İki cildin ilki “teknik, tarif ve malzemeler” ile ilgili yazılardan oluşuyor; ikinci ciltte ise “Şefler, geziler, fikirler ve gözlemler” yer alıyor.

• Kitap iki cilt olduğu ve bir çok tariften oluştuğu için resimli baskının maliyeti ve dolayısı ile kitabın fiyatını arttıracağı düşüncesiyle resimleri CD ile vermişler. 750 tane yüksek çözünürlüklü resim var.

• Önsöz kısmından birkaç not size;

 Ben, iyi yemek ve zevkli yaşam tarzının ayrıcalıklı elit bir azınlığa özgü bir şey olmaması gerektiği ve geçinme seviyesinin üzerindeki herkesin bu zevkten yararlanmasının mümkün olduğunu, o nedenle bu zevkle ilgili birikimlerin geniş kitlelerce paylaşılmasından yana oldum.

 Türk mutfağı yenileşmeli..

 .. Oysa teknik bilen bir aşçı her seferinde size doğru bir lezzet çıkartabilecektir. İşte bu düşünceyle ben yazılarımda ağırlıklı olarak pişirme ve mutfak teknikleri üzerinde durdum..

 İyi mutfağın çok temel iki kuralı vardır : İyi teknik bilmek ve iyi malzeme kullanmak..

 … Şunu da söylemeliyim ki, Avusturya’dan Peru’ya, Hollanda’dan Vietnam’a , ABD’ den İspanya’ ya kadar yayılan bir yelpaze içinde ünlü lokantaları anlatan başka yazar yok..

 Her zaman güzellikle kalın, hayatın içini doldurmaktan hiçbir zaman geri kalmayın.



Kitabınının sayfalarını her çevirişimde sana yeniden Hoşgeldin demek üzere şimdilik Hoşçakal sayın hocam ..



1 Mayıs 2011 Pazar

baktım..

Fotoğrafçılık mesleği ile uğraşanların hep farklı bir bakışları olduğuna, dünyayı bizim gördüğümüzden farklı gördüklerine inanırdım.

Bu fotoğrafı bir öğle yemeği sonrasında şirketimizin bahçesinde çektim. Nedense çok hoşuma gitti.

Fotoğrafçılar gibi hissettim kendimi ben bu sefer sadece görmedim baktım dedim; mutlu oldum :)