Bu Blogda Ara

22 Haziran 2011 Çarşamba

İPEK HANIM’ IN ÇİFTLİĞİ

İpek hanım’ın bir çiftliği var.. Çiftliğinde sağlık sıhhat var :)

Daha önceleri size bahsetmiştim İpek hanımın çiftliğinden ama anlatma fırsatım olmamıştı. Herhalde bir bir buçuk sene oldu kendisi ile tanışalı, haberdar olalı..

Organik ürünler her yerde sık duyulmaya başlanınca ben de bir ara merak salmıştım sağlıklı beslenelim diye. Maalesef İstanbul ‘ da Pazara gidiyim de köylüden taze taze sebzemi meyvemi alıyım diyebilme şansı yok. Hatırlıyorum da annemle Balıkesir’deyken pazara gitmeyi hiç sevmezdim şimdi o isyanların cezasını mı çekiyorum acaba diye düşünüyorum. Köylüler sabahın saat 5 inde tarlaya iner o gün Allah ne nasip ettiyse toplar saat 8 de gelir pazara.. Tazeciktir her biri çekinmeden alıp ağzına atarsın zaten sen istemesen de yaşlı teyze tutuşturur eline “yi kuzuuumm yii bişi olmaz bak körpecik bu” der.. O zamanlar kıymetini bilmezdim. Anne günde iki defa çıkardı Pazar alışverişine.. İlk önce sebzeler alınır sonra meyveler tabi o zamanlar biz 4 kişilik bir aileydik evde. Hem sebze düşkünü hem meyve hatırlıyorum da bir haftalık meyve alışverişinde üç kilo elma, üç kilo portakal alınırdı mutlaka kış aylarında. Şimdi haftada birer kilo elma portakal yesek ne ala. Bir de tabi o pazardan alınan sebzenin meyvenin yıkanıp kurulanıp tertemiz buzdolabına yerleştirilmesi vardır. Ben annemin buzdolabında o barbunya ve bezelyeleri hiç kabuklu görmemişimdir mesela. İlla da o gün temizlenecek ve öyle kaldırılacak dolaba. Maydanoz dereotu mu dediniz? Onlar da yıkanır , kurutulur hatta doğranır ve buzluğa atılır. Yemekler için oradan kullanılır. Ama salatayaysa daha sağlıklı gözükmesi için atılmaz. Ve tabiî ki bu kadar hazırlığın verdiği yoğunluk nedeniyle Pazar alışverişinin olduğu gün başka bir işle yada gezmeyle mümkün mertebe mecbur kalmadıkça uğraşmaz annem. Vesile ile sevgili anneciğimi de andım:)
Evet organik ürünler diyordum o arayışlarda haberdar oldum sonra da öğrendim ki İpek hanımın çiftliği ile Pınar hanım ilgileniyormuş. Pınar hanım’ ın İstanbul’dan kaçış öyküsünü ve Nazilliye yerleşip çiftliğin doğuş hikayesini sitesinden okuyabilirsiniz.
Ben her ne kadar düzene oturtmayı beceremesem de Pınar hanım’ dan ürünler alıyorum. Taze taze körpe körpe geliyor ürünlerim. Özellikle Masal için bir şeyler almaya gayret ediyorum. Minnacık yumurtalar geliyor, eğri büğrü salatalıklarım..sebze meyveden tutun da bakliyata reçellere zeytin ve peynir çeşitlerine kadar.. Bildiğiniz bir köyde neler yapılır kullanılırsa onlar da yapıyor Pınar hanım köyün kadınlarını öyle güzel organize etmiş ki gerçekten insan hem gurur duyuyor hem de özeniyor. Listesini web sitesinde yayınlamıyor ama mail listesine kayıt olursanız size her hafta güncel listesini atıyor ve bilgiler veriyor eğer bu konuda çok da araştırma yapmayan biriyseniz benim gibi vayy be yazık bu kadar da mı diyeceğiniz. Yada bazen youtube ‘ a videolarını koyuyor.. İzlemenizi tavsiye ederim. Bir de yeni bir çalışması var çiftliğe yakın bir misafirevi yapıyorlar ben klasik tatillerden sıkıldım biraz gidiyim de gerçek köy hayatı nasıl yaşanırmış, tarhana nasıl yapılırmış izleyeyim göreyim öğreniyim derseniz diye. Yada bir tatil dönüşü uğrayıp nerden alışveriş yaptığınızı görmek isterseniz diye.

Ben sadece bize gönderdiği maillerle de tanımış olsam kendisini samimiyetine güvendim ve sevdim:) Fiyatları İstanbul’ da manavlarda satılan yada organik diye satılan yerlerle kıyaslandığında aşağı yukarı aynı ama belki İstanbul dışında yaşayanlar için pahalı gelebilir.

Sizin de var mı bu tarz arayışlarınız? Ben böyle değildim önceden Masal yaptı beni böyle. Biliyorum büyüyünce umursamayacak belki ben nasıl yaptıysam zamanında o da sağlıksız şeylere yöneliyor olacak ama napıyım ben onun her şeyin en iyisini yemesini ve her şeyden önemlisi sağlıklı bir insan olmasını istiyorum :)



http://www.ipekhanim.com/ipek_hanim_ciftligi/ciftlige_giris.html

2 yorum:

  1. Çok da iyi ediyorsun... Sen elinden geleni, için nasıl rahat edecekse öyle yap bence... Tabii kendini strese sokup yıpratacak kadar titiz olmamak gerek bence.. Bu hepsinden zararlıdır sanırım çocuk için..:)
    Bu arada Balıkesir'de bizim de pazar olayımız aynı sizinkisi gibiydi. Ama bizim pazar sorumlusu babamdı. İlk önce büyün pazar gezilir, sebzenin meyvanın en güzeli tespit edilir, pazarcılar ile şakalaşılır sonra alışveriş başlardı. Annemle gidince pazarın girişinden alıp dönerdik herşeyi:)

    YanıtlaSil
  2. :)) bence babandan bahsettikçe blog dünyasında hayran kitlesi oluşturacaksın :) gözümde canlandırabiliyorum pazarda dolaşmasını.. Allah aile saadetinizi bozmasın..

    YanıtlaSil